Nijer'deki Darbenin Perde Arkası: Dış Destek ve Bölgesel Dinamikler

Nijer’de Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum, 26 Temmuz’da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı unsurlarınca alıkonulmuş ve o akşam asker yönetime el koyduğunu duyurmuştu. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı General Omar Tchiani, 28 Temmuz’da Vatanı Koruma Ulusal Konseyi (CNSP) isimli cuntanın liderliğini üstlendiğini ve hükümetin başına geçtiğini duyurmuştu.
Nijer’in haritadaki konumuna bakacak olursak kuzeyde Cezayir ve Libya, doğuda Çad, güneyde Nijerya ve Benin, batıda ise Burkina Faso ve Mali ile komşu durumdadır. Ülkenin ekonomisi büyük ölçüde tarım, hayvancılık ve madenciliğe dayanmaktadır. Önemli olan ise Nijer’in Dünyanın en zengin dördüncü uranyum rezervine sahip olması. Öte yandan Nijer yaklaşık 55 yıldır süren Fransız sömürgesinin etkisi altında, tahmin edersiniz ki uranyum rezervlerinden kaynaklı. Çünkü Fransa ‘daki nükleer santrallerin başat kaynağı uranyum.
Nijer hakkında edinmeniz gereken coğrafi bilgilerin şimdilik yeteceğini düşünüyorum. Şimdi gelelim Nijer’de bulunan askeri üslere. Kuzeydoğudaki Libya’ya ve doğudaki Çad’a yakın bir konumda bulunan Dirkou Üssü (ABD) ve Kuzeybatı Nijer’de bulunan Arlit Üssü (ABD, Fransa). Bunlar en çok bilinen, biri ABD olmak üzere geri kalanı ABD – Fransa ortak veya direk Fransa kaynaklı askeri üsler. Toplamda Nijer’de 4 Fransız 1 ABD askeri üssü bulunmaktadır.
Tüm bunları ele alınca Nijer’de böyle bir askeri darbenin olmasında ABD askeri üssünün veya Fransız askeri üssünün sessiz kalmasında iki neden arıyorum. İlki ya ABD destekli bir darbe ya da Rusya destekli bir darbe. Rusya destekli bir darbe olma ihtimaline daha yakın olduğumu belirtebilirim bunu da belirli sebeplere dayandıracağım. Peki diyeceksiniz ki Fransa bu işin neresinde? Bana göre Fransa şu durumda ne ABD’ye ne de Rusya’ya kafa tutabilecek durumda değil. Bunu darbeden sonra aldığı kararlarla da doğrulayabiliriz. İlk teorimiz başka ülkelerin parmağının olduğu yönünde.
Geçmiş yıllarda ülkemizin de şahit olduğu kimi zaman da başrol olduğu askeri darbeler olmuştur. Bunların kimi başarılı kimi başarısız olmuştur. Nijer’de yapılan bu darbede dikkat çeken diğer bir unsur ise sadece 700 asker ve 20 zırhlı araç kullanarak yapılması ve hiçbir direniş gösterilmemesi. Bu durum akla şunu da getirebilir askeriyeden ve istihbarattan göz yumanlar mı var? Öte yandan Cumhurbaşkanı Bazum’un ne bir partisi var ne de organize edilmiş taraftarları. Ordu ve Başkanlık Özel Kuvvetleri bile Bazum’a ait değil. Bu durumda da darbenin önü zaten açıkmış gibi duruyor. Bu da ikinci teori, ülkenin kendi içindeki hainlerden kaynaklanabileceğini öngördüğümüz. Tabi ki o hainlerin de kim olduğu aşikar.
Darbenin nedenlerine bakacak olursak aslında genel anlamda yolsuzluk ve yoksulluk gibi gözükse de sadece bunlar olamaz. En büyük neden Bazum yönetiminin terörle mücadelede yetersiz kalması. Sadece Nijer’de değil Burkina Faso ve Mali’deki darbelerin altında da uzun yıllar terörle mücadele eden Fransa’nın 2021 yılından itibaren bu desteği sonlandırmak istemesi yatıyor. Macron Mali’den 5 bin kadar askeri çekince Sahel ülkeleri (Atlantik Denizi’nden Kızıldeniz’e uzanan Moritanya, Senegal, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Güney Sudan, Eritre ve Etiyopya’yı içeren bölge) kendilerini yalnız ve tehlikede hissetmişlerdir.
Sahel Ülkeleri
Sahel ülkelerine genel olarak baktığımızda ise burada bir bölgede askerlerin yönetimi çoğunluktaysa o bölge içinde sivil bir yönetimin yaşaması zor. Mali’de, Burkina Faso’da, Gine’de asker olunca çevredeki Nijer’de bir sivil yönetimin yaşaması zaten beklenmiyordu. Sonuç olarak, domino etkisiyle, Sahel ülkeleri darbeye maruz kalmıştır diyebiliriz.
Genel bir değerlendirme yapacak olursak, Rusya’nın bu darbe girişiminde parmağı olduğunu düşünmemin en önemli sebebi bölgedeki -Sahel ülkeleri dediğimiz ülkelerde- benzer darbelerde Rusya izlerinin görülmesinden kaynaklanıyor. Nijer’deki darbe girişiminin gerçekleşmesi Sahel bölgesinde neredeyse sivil yönetimin kalmadığının da habercisidir. Halihazırda Mali, Burkina Faso ve Çad’da hükümetler, askeri cuntaların elinde. 2020’de Mali’de yapılan askeri darbeyi, iki yıl sonra Burkina Faso’daki darbe izlemiş, Afrika’da bir domino etkisinden bahsedilmişti. Diğer yandan Mali ve Burkina Faso’da Batı yanlısı devlet başkanlarının devrilerek yerine Rusya’ya yakın cunta yönetimlerinin gelmesi ise bütün okları Rusya’ya çevirmektedir. Halkın darbeye destek vermesi, Fransız Büyükelçiliği’ne yapılan saldırılarda Rus bayraklarının açılması, halkın yabancı üsleri istememesi gibi sebepler de düz mantık yaklaşıldığında Rusya’ya çıkıyor.
Rusya’nın bu işte parmağının olmadığının kanıtı niteliğinde sunulabilecek bir argüman ise şu olabilir: Rusya’da geçen ay başarısız bir isyan girişiminde bulunan paralı asker şirketi Wagner’in şefi Yevgeniy Prigojin, dün darbeyi desteklediğini açıklayarak “Batılı sömürgecilerden çok gecikmiş bir kurtuluş anı” olarak niteledi. Sahraaltı Afrika’da askeri varlık gösteren Wagner’in, Rusya’nın tam tersi bir tutum izlemesi kafa karıştırsa da bana göre Wagner sözü ciddiye alınacak bir şahsiyet değildir. Başarısızlığını tüm dünya konuşmuş ve anlamıştır ki sözünden ve hedefinden -menfaat- uğruna anında vazgeçecektir.
Sonuç olarak, Sahel bölgesinde ilk olarak 2020 Ağustos’da Mali’de başlayan darbeler silsilesi bugün itibariyle Nijer ile son bulmuştur. Artık Sahel bölgesi, o bölgede yaşayan halka ait değildir.