Osmanlı İmparatorluğu için I. Dünya Savaşı'na girmek kaçınılmaz mıydı?

"Osmanlı İmparatorluğu için I. Dünya Savaşı'na girmek kaçınılmazdı."
Bu teze bakarken olasılıklara değil de olgulara ve olaylara bakmamız lazım. ‘Osmanlı Devleti savaşa girmeseydi ne olurdu’ veya ‘Savaşı İttifak devletleri kazansaydı ne olurdu’ gibi tezleri tartışmak her ne kadar tartışması zevkli ve uçsuz bucaksız konular olsa da tarihte bunlar olmadı. Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşına girdi ve mağlup oldu. Tarih varsayımlar üzerine inşa edilebilecek bir bilim alanı değildir. Gerçi Tarih bir bilim midir bu da başka bir tartışma konusu. Bu tezin doğruluğunu ve yanlışlığını tartışmak için önce Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşına nasıl ve neden girdi ona bakmalıyız. 1. Dünya savaşının başladığı ilk anda Osmanlı Devleti tarafsızdı ve sadece kendi güvenliğini sağlamak istiyordu. Savaşın başladığı ilk andan itibaren Osmanlı Devleti boğazları kapatarak tarafsızlığını ilan etmişti. Hatta İngiltere ile yaptığı tarafsızlık antlaşmasında kapitülasyonları kaldırma maddesini ekletti böylece tarafsız kalarak kapitülasyonlar kaldırıldı. Fakat bir yandan Osmanlı Devleti tarafsız kalmaya çalışırken diğer yandan itilaf devletleri tüm bu girişimlere rağmen Osmanlı Devleti topraklarını kendi aralarında paylaşmaya başlamışlardı. Diğer yandan Osmanlı Devleti’nin tarafsızlık politikası izlemesine rağmen Enver Paşa ve beraberindekiler, savaş yanlısı politika yürütüyorlardı. Osmanlı nüfusunun çoğu savaşa katılmaya karşıydı fakat 1. Dünya savaşına girmek isteyenlerin şöyle bir düşüncesi vardı savaş sonunda kazanılacak zaferle, kaybedilen topraklar geri alınacak, kapitülasyonlar kaldırılacak ve dış borçlar silinecek diye hayaller ile 1. Dünya Savaşı’na girildi. Osmanlı İmparatorluğu o dönem zaten kötü bir durumdaydı. İmparatorluk ciddi bir düşüş içindeydi. Ekonomik sıkıntılar vardı ve ciddi topraklar kaybedilmişti. 1. Dünya savaşı bir çıkış kapısı gibi gözüküyordu. Aslında riskli bir kumar idi. Girildi ve kaybedildi. Osmanlı İmparatorluğu 1911’den beri Almanya ile ittifak içindeydi. Fakat ilk başta Osmanlı kendini sürekli yalnız bırakan müttefiki Almanya’ya karşı, İtilaf Devletleri cephesinden savaşa katılmak istedi. İtilaf devletleri Osmanlı Devleti’ni kabul etmeyince Osmanlı Almanya ile savaşa girme teklifinde bulundu ve Almanya bu teklifi kabul etti. Şimdi bu zamana kadar yazdıklarımızdan yazının temel konusu olan savaşa girmek kaçınılmaz mıydı sorusunu yanıtlamak az biraz mümkün oluyor. Osmanlı’nın zaten geçmişten gelen Almanya ile müttefikliği ve İtilaf Devletlerinin daha Osmanlı tarafsızken bile Osmanlıyı kendi aralarında bölüşmeleri Osmanlı Devleti savaşa girmemiş olsa dahi savaş sonunda bundan etkileneceğini açık şekilde bize gösteriyor. Osmanlı İmparatorluğu ilk etapta yukarıda bahsettiğim gibi İtilaf devletleri tarafında olmak istemiş fakat bu sert bir şekilde İtilaf Devletleri tarafından reddedilmiştir. Hatta İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğundan tarafsız kalmasını istemiş, tarafsız kalma durumunda kapitülasyonları kaldıracağını belirtmiştir. Osmanlı Devleti’nin tarafsız kalması İtilaf devletleri açısından daha iyidir çünkü savaş sonrası İtilaf devletlerinin planı tarafsız, tek ve güçsüz Osmanlı topraklarını ele geçirmektir. Tabi Osmanlı Devleti’nin tarafsız kalıp savaş sonrası işgale uğraması mı yoksa 1. Dünya savaşına girip mağlup olması mı daha kötü bilemeyiz. Diğer yandan Almanya da Osmanlı İmparatorluğunu kendi cephesinde istiyordu ve bunun için çaba harcıyordu. En önemli sebepleri Osmanlı İmparatorluğunun büyük topraklara sahip olması ve bu sayede İtilaf Devletlerinin Almanya’ya yoğunlaşan güçlerini dağıtarak hafifletmek ve Osmanlı İmparatorluğunun Cihat çağrısı yapabiliyor oluşudur. Osmanlı’nın Almanya’nın yanında olmak istemesinin sebebi ise Balkan savaşlarında kaybetmiş olduğu toprakları ve diğer zamanlarda kaybettikleri toprakları geri almak, Almanya’nın savaşı kazanacağına inanması ve yaşanan mevcut kapitülasyonlardan kurtulmak için Almanya tarafında savaşa katılmayı kabul etmiştir veya zorunda kalmıştır diyebiliriz. Bunlardan önce Osmanlı İmparatorluğunun tam savaşa dahil olduğu kısma bakalım. 1914 yılının ağustos ayında Alman savaş gemileri Goben ve Breslau İngiliz donanmasından kaçarken Çanakkale boğazına sığınmışlardır. Bu kısımda Osmanlı Devleti bu gemileri geri çevirirse Alman gemileri İngiliz donanmasının kucağına düşecek ve Osmanlı ile Almanya’nın arası bozulacaktı fakat gemilerin sığınmasına kabul etmesi de İtilaf Devletlerine karşı cephe aldığının kanıtı olacaktı ve kendini savaşın içinde bulacaktı. Osmanlı İmparatorluğu ise gemileri satın aldığını açıklayarak gemilerin ismini Yavuz ve Midilli olarak değiştirdiğini açıklamışlardır ve buna sebep olarak da İngilizlerden satın alınan ama henüz teslim edilmeyen gemileri de bahane olarak kullanmıştır. Fakat bu gemilerin 29 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalaması Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya savaşına resmi olarak girdiğinin bir göstergesi olmuştur. Şimdi bu kısıma kadar baktığımızda, yazının da temel konusu açısından baktığımızda verilecek cevap evet savaşa girmek kaçınılmazdı olacaktır bana göre. Osmanlı Devleti o gemilere kucak açmasaydı veya o gemiler Rus Limanlarını bombalamamış olsaydı Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşına girmezdi gibi söylemler yanlıştır. Çünkü Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya savaşına girme nedeni sadece o gemilerin Rus Limanlarını bombalaması değildir. Birçok etken vardır. O bombalama ise bardağı taşıran son damla olmuştur. Osmanlı Devleti o gemi olayı olmasa dahi er veya geç 1. Dünya Savaşına dahil olacaktır. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Tezdeki savaş kaçınılmaz mıdır sorusu yerine savaş neyden sonra kaçınılmaz olmuştur sorusu daha doğru olacaktır. Şimdi genel olarak değerlendirdiğimizde Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinin kaçınılmaz olduğunu kanıtlayan etkenlerini sıralayalım. En önemli etken Osmanlı İmparatorluğu çok uzun zamandır bir düşüşteydi. Topraklarının çoğunu kaybetmişti ve ekonomik olarak zor durumdaydı. Diğer bir önemli etken Osmanlı İmparatorluğu Rusya, İngiltere ve Fransa gibi düşmanlarla çevriliydi ve bu güçler Osmanlı Topraklarına göz dikmişlerdi. Ve aynı zamanda Osmanlı Devleti Almanya müttefikiydi. Bu ittifak düşmanımın dostu düşmanımdır çerçevesinde Osmanlı İmparatorluğunu muhtemel İtilaf devletleri düşmanı olarak gösteriyor ve Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girme olasılığını arttırıyordu. Diğer yandan iç faktörlere baktığımızda Jön Türk devrimi de dolaylı bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Jön Türklerin Osmanlı İmparatorluğunun ayakta kalabilmesi için genişlemesi gerektiğine inanmaları Osmanlının 1. Dünya savaşına dahil olmasına etken olmuştur. Diğer yandan Balkanlarda milliyetçiliğin yükselişiyle Osmanlının Balkanlarda ciddi toprak kaybetmesi ve bunları geri almak istemesi Osmanlı’nın 1. Dünya savaşına girme sebeplerinden biridir. Kısaca bu iç ve dış faktörler, Osmanlı İmparatorluğu'nu kaçınılmaz bir şekilde 1. Dünya savaşına sürüklemiştir. Savaş kaçınılmaz olmasaydı ve Osmanlı Devleti savaşa girmemiş olsaydı dahi Osmanlı daha ne kadar ayakta kalabilirdi bu da başka bir konu.